• sabah ayazında vapurdan inip işe yürürken sokakta bırakılmış yarısı dolu köpeköldüren görmek, içesi değil bildiğin kafaya dikesi gelmek, önünden geçip gitmek için bedeni zor ikna etmek, aklın hala orada kalması.

    ek: küçük delirme dedim de herkes cinnet geçirmeye ramak kalışlarını anlatmış, bence o başka bir şey
  • yeni giyilen çorapla ıslak zemine basmak. o an kaçıp uzaklara gidesim, filmlerde ki gibi tek hamleyle göz önünde ki her şeyi deviresim geliyor.
  • gün içinde bazı bazı gelipr herkesi hunharca tarayıp kaçıp gidip yeni bir hayat kurma hayali kurdurandır.
  • bazen ders anlatırken ses tonum içindeki iniş çıkışların dozunu abatmam ve kendime içimden gülmem.
  • horlayan kocayı boğmak istemek, boğazlamak istemek, bunları yapamayınca tekme atıp uyuyormuş gibi yapmak.
  • bana çok pahalıya malolan delirmeler. almak isteyip çok pahalı almayayım gerek yok diyip salladığım şeyleri hep bu anlarda gidip şrak diye peşin parayla alıyorum sonra çok koyuyor.
  • zaman ve mekan gözetmeksizin "hhhüüüüüüeeeeeeeeyyyytttt" diye dolu dolu bağırarak hafifletilebilecek durumcuklar. ardından da bir kaç kere derin nefes alıp verdin mi oh mis.

    edit: imla
  • bebekleri de yoklar bazen. bir tanıdığın 1 yaş civarı oğlu, içi bardak dolu bir dolaba ulaşmış, önünde oturup bardaklara kibar kibar dokunurken annesi tarafından fark ediliyor; kadıncağız yavaşça arkasından yaklaşıp müdahale edecekken, ufaklık gözünün ucundan annesinin geldiğini görüp, heyecanlanıp yarım saniyede dolabı hallaç pamuğuna çeviriveriyor.
  • sabahtan akşama hemen yanı başında * (bkz: ağız şapırdatmak) suretiyle yiyip içerek beynini zımparalayan fosil yöneticinin ağzını burnunu * kırıp dökme arzusuyla yanıp yanıp sönmek...

    y'edit : aha gene başladı :(

    (bkz: allahım neydi günahım)
hesabın var mı? giriş yap